Koruyucu ailelik, sorular sorular…

Genelde hep duygularım üzerine yazmayı sevsem de, son dönemde öyle güzel telefonlar, mailler alıyorum ki, böyle bir bilgilendirme yazısı iyi olacak diye düşündüm.

Neden koruyucu aile olduk? Çünkü biz ailemizi büyütmeyi istedik. İkizlerimiz artık büyümüş ve bir başka bebek doğurma ihtimalim yaş olarak düşmüşken sevebileceğimiz bir başka can bir yerlerde bizi bekliyordur diye düşündük.

Neden evlat edinme değil de, koruyucu ailelik? Çok da ince bir düşünme sürecine tabi tutmadık aslında kendimizi. İki biyolojik çocuğu olup da kırk yaşını geçmişken evlat edinebilmemiz çok daha uzun sürecekti muhtemelen. Oysa bir yaştan sonra insan beklemenin de anlamlı olmadığını öğreniyor. Harekete geçmek en iyisi idi. Öyle de yaptık. Hem arzumuz kağıt üzerinde bize ait olması değildi, kalben bize ait olması yeterli diye düşündük. Öyle de oluyor, hiç tereddüt etmeyin.

Hukuken temel ayırım şu; çocuğunuz evlat edindiğinizde sizin nüfusunuzda oluyor. Koruyucu ailelikte böyle değil. Bu çocuklar evlat edinilebilme statüsünde olmayan ama bir sebepten dolayı kurumda büyümeleri gereken çocuklar. Yani bir sebepten ötürü koruma altında oluyorlar. Öyle ya da böyle, devlet kurumlarında büyümekten başka şansları olmuyor. Aile yaşamı işte bu nedenle en kıymetlisi.

Süreç nasıl ilerliyor? Başvurumuzu yapmadan önce bir ön görüşme yaptık. O görüşmede evrakları alıyorsunuz ve bir ay içinde tamamlayarak başvurunuzu yapmanız bekleniyor. O süreçte belki de en kritik olanı varsa çocuklarınıza durumu iyi aktarmak. Çünkü eğer yaşları büyükse sizden istenen her belgeyi onlar adına da hazırlamanız isteniyor. Ve bunların içinde kan tahlilleri, psikiyatrik değerlendirme vs de var. Hastaneler genellikle evlat edinme sürecine dair bir kontrole alışık. Oysa koruyucu ailelikte istenen evraklar daha az, bunu sağlık merkezine doğru aktarırsanız bazı bürokratik zorlukları hafifletmiş olursunuz.

Evrakları teslim ettikten sonra kurum bir ev ziyareti yapıyor. Uzmanınız evinizin fiziksel uygunluğunu, aile düzeninizi yerinde inceliyor. Sizinle anne baba olarak sohbet ediyor. Eğer çocuklarınız büyükse onlarla da birebir laflıyor.

Bir sonraki aşama kurumda karşılıklı görüşme. Bu kısımda belki sizin bile aklınıza gelmemiş sorularla karşılaşabilirsiniz; rahat olun. Aslında amaç kararınızdaki kararlılığınızı görmek, olası sıkıntılara hazır olup olmadığınızı yorumlamak. Koruyucu ailelik evlat edinmek gibi bir yol değil. Bunun ayırımında olup olmadığınızı bir kez daha sorgulayabilirler. Aslında konunun özünde çocuğun faydası var. Bunu hiç akıldan çıkarmamalı. Elbette bu adımı ailemizi büyütmek için atıyoruz ama temelde ailesi olmayan bir yavruya bir yuva açılacak, kurum bu noktayı gözetmemizi istiyor. Haklı da.

Bu aşamayı geçtikten sonrası… Beklemek. Beklenti ve taleplerinize, ailenize uygun bir küçüğün bulunması için beklemek. Bizim başvurumuzun kabulünden sonra oğlumuzla buluşmamız üç ayımızı aldı. Belki de en yavaş geçen süre bu. Midemde kelebeklerle geçirdim ben bu üç ayı (bu yazıdan okuyabilirsiniz).

Minikadamla buluşmamız… Bir kış günü uzmanımızdan telefon geldi: Böyle bir yavrumuz var, görmek istiyor musunuz diye. Hemen, dedik, en kısa sürede gelelim. Yuvada büyüyen bir minikti oğlumuz, henüz iki buçuk yaşında. Bir küçük kitap aldım ona, tanışmamızı kolaylaştırmak için. Ertesi günü koşar adım yaşadığı yere gittik. Ürkek ürkek oturuyordu koltukta, belki o bizden bile tecrübeli idi bu buluşmalara. Bir saat kadar yanında kaldık; birlikte bir bağ kurabildik sanırım. Öyle bir saat ki bu, taş gibi ağır. İnsanın kalbinde binlerce tereddüt, heyecan, istek hepsi birbirine giriyor. Minikadam için de öyle olsa gerek. Küçücük yaşına rağmen anlıyor ki, bir başka durum var ortada. Böyle bir anın aslında kararı olmuyor. Sadece duygusu oluyor. O an hem kendimiz, ailemiz hem de bir küçük can için karar vermeye çalışıyorsun; sevecek miyim koşulsuzca, alışacak mıyız birbirimize, çocuklarımız kabul edecek mi herşeyi olduğu gibi… Hani sanki neredeyse bir yıldır hazırlanan biz değilmişiz gibi bir şaşkınlık hali geliyor insanın üzerine. Bir işaret arıyorsun, bağlanabileceğimize dair bir işaret. Ben o kararı tam ayrılırken verdim sanırım. Kitabı götürmek ister misin evine dedim? Hayır, dedi. Ayrıldık. O oyun ablası ile elele yürürken ardından bakıyordum. Bir baktım ki elimde kitabı kalmış. Mimuuu diye seslendim, döndü baktı. Bak, dedim, elimde bu kaldı. Almayacak mısın? Bana doğru öyle bir koştu ki. Tamam dedim. Annesi benim.

Tanışmamızdan hemen sonra kurum bize soruyor; bağlanma sürecine geçmek istiyor musunuz, diye. Evet derseniz bir haftaya yakın bir süre annesi olarak her gün yuvaya gidiyorsunuz. Küçüğün ortamında onunla zaman geçiriyor, bakımına destek oluyorsunuz. Sizi güvenebileceği bir insan olarak görebilmesi için bir zaman gerekli. İnanın bu güven iki gün bile geçmeden inşa olmaya başlıyor. Sevginin gücü hakikaten çok büyük. Biz üçüncü günde baba, abi ve abla ile buluşturduk minikadamı. Süreç içinde iki tane zor günüm varsa eğer benim için ilki bu idi. Bir yandan biyolojik çocuklarınızı koruma hissiniz, onların gözündeki bir küçük kırgınlığa bile takılmanız; bir yandan küçük yavrunuzu aileye dahil etme gayretleriniz. Baba ile bağ en son kurulanı. Çocuklar bir şekilde daha kolay ilişkileniyor da, küçüğün hiç tanımadığı erkek figürüne alışmasının zaman alacağını daha o an fark ediyorsunuz.

Eve geliş ve sonrası nasıl ilerliyor? Bir hafta dolmadan tamam dediler, Mimu artık sizinle. Koşar adım gittik evine; zaten bir kendisi var. Eşyası, oyuncağı, sevdiği özel bir nesne, hiçbirisi yok. Herşeyi ortak olan bir yaşamdan bireysel yaşama geçiş… Kapıdan nasıl çıktık ve evimize nasıl geldik derseniz, onu da buradan okuyabilirsiniz.

İki tane zor günüm var demiştim ya, ikincisi Mimu’nun eve gelişinin üzerinden birkaç gün geçmedendir. Hayallerimiz ve kalbimiz ne kadar büyük olursa olsun; gerçekler kolay değil. Hele de sorumlu olduğumuz başka çocuklarımız da varsa. Bir anda çok çocuklu yaşama geçiş, tüm dengelerin aniden değişmesi, alışkanlıkları ve çok doğal korkuları ile gelen bir yavruyu hayatımızın içine almayı öğrenmek… Hiç kolay değil. Üçüncü gün bir duygu boşalması: Ben ne yaptım, nasıl becereceğim bu dengeleri kurmayı diye ağladım, ağladım. Ferahladım sanırım. Gücümüzün nereden geldiğini hatırlamak iyi oluyor bazen.

Kurumun takibi. Uzmanınız düzenli olarak ziyaretlerde bulunuyor. Gündelik yaşamda nasıl bir tempoda iseniz onu elbette devam ettireceksiniz. Çalışan bir anne iseniz bir yardımcınız olacak elbette, yavrunuza siz yokken bakacak. Onunla da böylece tanışacak uzman. Çocuğunuzun gelişimi nasıl, bağlanma sürecini tamamlayabilmiş mi? Ailenin tüm bireyleri süreci kabullenmiş mi, bunları elbette izleyecek.

Evdeki yaşamda önerilerim olacak olursa:

Lütfen hem kendinize hem de çocuklarınıza (hepsine) zaman tanıyın. Acele etmeyin. Sabırlı olun. Çocuk yetiştirmiş olsanız dahi bu defa başka şeyler deneyimleyeceksiniz. Buna açık olun. Eğer becerebiliyorsanız daha en baştan pedagojik bir destek alın. Aslında bilin ki, belki de en çok zorlanacak olan biyolojik çocuklarınız olacak. Gelen küçük bir nevi Alis Harikalar Diyarı’nda çünkü. Birebir ilgi, onunla uzun uzun ilgilenen yetişkinler, oyuncaklar, kurulu bir aile düzeni. Hepsi yavrunuz için bir ilk. O bu heyecanla başa çıkmaya çalışacak. Biyolojik çocuklarınız ise o güne dek yaşadıkları yaşantının değişimine tanıklık edecek ve korkuları olacak. Onları dinleyin, birebir zaman geçirin. Hiç merak etmeyin, kardeşlik bağı muhakkak kuruluyor (kardeşler için yazım da burada) Ama sabırlı ve hakkaniyetli olun.

Okuyun. Türk literatüründe olmasa da, yabancı kaynaklarda koruyucu ailelik ve evlat edinme süreçlerinde ailelerin ve çocukların yaşadıkları üzerine okuyabileceğiniz yazılar var. Her görüş işe yarıyor. Unutmayın ki yavrunuzun özel ihtiyaçları olacak, bir aile ile ne kadar geç buluşmuşsa o kadar çok. Bu eşikleri iyi gözlemlemek ve ilgimizi o yönde yoğunlaştırmak mühim.

Eğer evli iseniz eşinizle süreci paylaşın. Sizin piliniz bittiğinde izin verin, o devralsın. Aslında lokomotif sizsiniz, çünkü bu küçükler önce anneye bağlanıyor. Bu çok önemli. Sürecin sağlıklı ilerlemesi sizin elinizde. Ama sizin enerjiniz bittiğinde bırakın baba devreye girsin. Böylece bir süre sonra bir bakmışsınız, yavrunuz onu da koşulsuz kabul etmiş.

Gündelik yaşantınızı olduğu gibi sürdürün ve küçüğe sorumluluklar verin. Göreceksiniz aileye adaptasyonu böylece daha hızlı olacak.

Tıpkı diğer çocuklarınızı büyütürken yaptığınız gibi, bir düzen kurun, ve bu düzene sadık kalın. Küçüğün güven duygusu ancak böyle inşa olacak.

Bol bol bir arada oyun oynayın, henüz hiç tanışmamış dahi olsa ona kitap okuyun. Yaşının gerisinde olabilir dikkati, bu sizi şaşırtmasın. Küçük küçük atılan adımlar zamanla büyüyecek.

Bir sonraki adıma geçmek için sabırlı olun; örneğin kreşe başlamak, büyük aile ile tanıştırmak vs için. Bir duygu bombardımanı içinde olacaksınız ilk aylar. Siz de , o da. Önce çekirdek aileye ve evine alışsın, sonrası sonra gelsin derim.

Son söz. Biz bu sürece girerken aklımızdaki bir iyilik projesi değildi açıkçası. Bu tek taraflı bir beslenme değil. Evet, elbette bir yavruya aile sunmak harika bir duygu. Ama sevgi karşılıklı. Sizin ona duyduğunuz bağı o da size duyacak. Ve sevgisi tüm aileye iyi gelecek. Büyük oğlum en başlarda çok sorgulamıştı bu kararımızı. Hatta bizi bir sosyal hizmetler uzmanından beklenecek sorulara boğmuştu. Aradan bir yıl geçtiğinde şöyle diyor şimdi; ‘iyi ki yapmışız anne, iyi ki bizi ikna etmişsiniz. Abi olmak harika bir duygu.’ İşte bu söz özetliyor herşeyi.

Bol şans.

üclü

 

Reklam

About limonatta

Hem ikiz annesi, hem de minik adamın koruyucu annesi. Çocuklarıyla birlikte öğrenmekten keyif alanlardandan.
Bu yazı genel içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

5 Responses to Koruyucu ailelik, sorular sorular…

  1. emine dedi ki:

    İçim yanıyor bizde koruyucu aileydik ve maalesef çok çok kötü sonlandı. Bu sistem değişmediği sürece çok çocuk ve aile ağlar.

    • limonatta dedi ki:

      Emine Hanım bana özelden (adogay@yahoo.com) yazın konuşalım lütfen. Sıkıntıları bilmek ve ortak hareket edebilmek önemli

      • semra dedi ki:

        bizde koruyucu aile olmayı planlıyoruz araştırırken yazınıza denk geldim acaba emine hanım nasıl bir kötü son yaşamış yazabilir misiniz ?

  2. edibe dedi ki:

    Merhabalar yazinizi heyecanl okudum,okirken hersey ordaymisim gibi gozumde canlandi..1.5 yasinda bir oglum var ve ikinci cocugumuzu koruyucu aile olarak gerceklestirmeyi istiyoruz.Ayrica calisan bir anneyim.Nasil yeterim neler yaparim nerden baslarim diye dusunup duruyorum. Ancak kendi cocugumun bir anneye ne kadar ihtiyaci oldugunu gordukce bu imkama henuz kavusamamis cocuklari dusundukcede yanip kavruluyorum.yaziniz bana guc ve sevinc verdi. Tesekkurler paylasiminiz icin

    • limonatta dedi ki:

      Harika! Zaten sırf o güç ve ümit için yazıyorum, böyle olduğu gibi. Dilerim gönlünüze göre olur. Ben de çalışıyorum, inanın altından kalkarsınız.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s