Çocuklarla Paris harika!

De ve Do ilk kez yurtdışına çıktı. Paris’te iki hafta. Eşim ve ben de gitmeyeli yıllar olmuş, ilk gittiğimizde çocuksuz genç bir çifttik. Bu defa 9 yaşında iki çocukla bambaşka yanlarını keşfettik şehrin.
En sevdiğimiz etkinlik ve mekanlarla işte çocuklu Paris. De ve Do’ya da sorulmuştur, ortak seçimler diyebiliriz:
Bahçeler, parklar… Paris çocuklu aileler için tam bir dış mekan şehri. Evet, biz yaz mevsiminde gittik ama arada yağmurlu günler de oldu. Fikrimiz değişmedi doğrusu. Her bir bahçe çocuklar için bir keşif ve eğlence alanı.
1. Jardin du Luxemburg’da tekne yüzdürmek: Bu çocuk oyunu üzerinden neredeyse çocuk yetiştirmek üzerine kitap yazılabilir. Bugünün kontrolcü ve hızlı dünyasında çocukları sakin ve akışına bırakmaya yönlendiren bir oyun. Basitlik her zaman güzel. Birçok ulustan o an denk gelmiş onlarca çocuk kocaman bir süs havuzunda ahşap tekneler yüzdürüyorlar. Oyunun tek aracı bir sopa ve esinti. Yarım saati 3 Euro’ya birer tekne kiralıyorsunuz, anne babalar havuzun civarındaki sandalyelere yayılırken çocuklar oradan oraya koşturup teknelerini izliyor, kıyıya vardıkça dürtüyorlar. Kiralayan kişi yarım saat dolduğunda tepenizde belirmiyor, ne de olsa geri getireceğinize dair güven esas. Garanti ederim ki, oyun daima bir saate sarkıyor ve hatta ikinci bir gün tekrar uğruyorsunuz.
tekne

luxembourg
2. Jardin du Luxembourg ve satranç: Parkın her yaştan insanı içine alan bir yapısı var. Bir başka köşesinde genç ve yaşlı birçok Parisli satranç masalarında oynuyor. Do izlemekle yetindi bu defa ama onu izlemeye davet eden amca merhaba deyince şaşırdı tabi, Ermeni imiş. Aileden hatırladığı az buçuk Türkçesini duymak mutlu etti bizi ansızın. satranc
2. Jardin d’Acclimatation: Şehrin içinde bir kent ve çocuk parkı. Geleneksel tatta bir lunapark aslında. Giriş 3 Euro. İçeride paralı ve parasız birçok farklı oyun ve etkinlik var. Paralı etkinlik ve oyuncaklar için girişte toplu bilet almalı. Tüm bir günü geçirmek mümkün, iki çocuk için 50 bilet fazla fazla yetiyor, 35lik setle de idare edebilirsiniz. 4-10 yaş arası çocuklar için seçenek bol. Parkta ücretsiz birçok alan da var; çiftlik hayvanlarını sevebilirsiniz, çantanızda yedek kıyafet ya da hatta daha iyisi mayolar varsa su bahçesinde birçok çocuk ile çılgınlar gibi koşturmalarını izleyebilirsiniz. Yuva öğretmenleri ile gelmiş bir sürü minik vardı mesela. Don atlet oynadılar, sonra da çimlerde kuruyup bir güzel giyinip gittiler. Do ağaç evler kısmında oynarken yere düştü bu arada ve dudağını patlattı. Parkın ilkyardım bölümünde kontrol ettiler, buzu verirken haydi geçmiş olsun “buon courage!” diyerek. Bu cesaretle Do az sonra ip heykelin en tepesinden el sallıyordu bize! d’Acclimatation’a buradan bakabilirsiniz.

su

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

ip

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

tren
3. Jardin des Tuileries: Kentin en işlek alanlarından birinde, Louvres’a komşu kocaman ve yemyeşil bir park. İçinde ufak bir lunapark alanı da var. Gün içinde bir noktadan diğerine giderken bir süre çocuk molası vermek güzel oluyor.
4. Jardin des Plantes’te botanikle tanışmak: Adından da anlaşılacağı üzere bitkiler bahçesi burası. İçinde iki büyük müze var: Doğal Hayat Müzesi ve Paleontoloji Müzesi. Ve bir de Büyük Sera. Menagerie diye adlandırılan ve 19. yy.dan bu yana korunmuş, küçük ölçekli bir hayvanat bahçesi de yine parkın içinde. Biz vardığımızda öğleden sonra idi, hepsini birden gezemeyeceğimizi anladığımız için Büyük Sera’yı seçtik. botanikİçinde dünyanın dört bir tarafından bitkileri ve ağaçları barındıran bu seradan De ve Do çok etkilendi; boyları kadar kaktüsler, devasa muz aaçları, sinek yiyen uzun yapraklılar vs. Bir sonraki sefere muhakkak müzelerini de gezeceğiz, atlanmayacak bir yer Doğal Hayat Müzesi
Müzeler müzeler… Çocuklu Paris’te sanat ağırlıklı müze gezmesi yapmayacağımızı biliyorduk. De sever ama Do bir noktada isyan ederdi. Onun yerine birkaç tane güzel çocuk müzesi ile kotamızı doldurduk.
1. Palais de la Decouverte: Çocuklara yönelik bir bilim ve keşif müzesi. Uzaydan tutun da, doğal afetleri ya da matematiği anlamaya yönelik her türlü sergi var içinde. matematik Müziği Keşfetme ve Karıncalar adlı iki geçici sergiyi özellikle sevdik. Milyonlarca karınca ne yer, nasıl beslenir, nasıl iletişim kurar… Tüm bir günü geçirip eve döndüğümüzde hepimiz yorgunluktan bitap düşmüştük. Merak edenleriniz için: Palais de le Decouverte
2. Cite des Enfants: Parc de la Villette içindeki bu harika bilim müzesinde (Cites de Sciences) kalıcı ve geçici birçok sergi var. Bunların yanı sıra 2-7 yaş arası ya da 5-12 yaş arası çocuklar için hazırlanmış iki ayrı keşif alanı mevcut: Cite des Enfants. Günün ne kadarını geçirebileceğinize bağlı olarak farklı kapsamda bilet seçeneklerinden birini tercih edebilirsiniz. Interaktif birçok aktivite ve deney, fizik, mekanik, anatomi üzerine oyunlar var. 9 yaşın bu kısım için sınırda olduğunu söyleyebilirim ama. De ve Do 1,5 saatlik bu turu merakla tamamlasa da, sonunda o kadar da etkilenmedik demeyi ihmal etmediler. Girişte sınırlı sayıda çocuk almalarına rağmen ciddi kalabalık oluyor. Saatini ve gününü iyi seçmek lazım.
Parc de la Villette içindeki Argonaute’u da ziyaret edin. 1930’lardan kalma bu denizaltı ve ona bağlı sergisi 9 yaş çocukları için gerçekten çok öğretici idi. Çok yağmurlu bir güne denk gelmese Villette’te de uzun uzun gezebilirdik aslında. villette
3. Pompidou: Her ne kadar içini gezmesek de (bu kez), kitabevini tavaf ettik, meydanında uzun uzun dinlendik.pompidou
Sokak turları… Marais ve Beaubourg civarında uzun uzun, hedefsizce yürüdük. Bu yürüyüşlerde karşımıza çıkan güzel fırın ve pastanelere girmeyi hiç ihmal etmedik. Bol bol kruasan, krep, elmalı ya da çilekli turta tükettik. Harika kitapevlerini (Sheaskpeare and Co) karıştırdık ve hepimiz seveceğimiz kitaplar bulduk, aldık. Bir şehri öylesine, yürüyerek gezmek en güzel keşiftir aslında.kitapçı
Metro metro… Paris’in canlı, kalabalık, çok uluslu, gürültülü, karmaşık, in çıklı metro ağını bol bol kullandık. Her bir metro durağının bir diğerinden farkını keşfetmek ve nasıl okunduğunu öğrenmek, metro koltuklarının farklarını hatırlamak, kapı düğmelerini birer birer denemek. Çocukların bu en olmadık detaylar üzerinden kurdukları keşfin parçası olmak güzel.metro
Montmartre ve Sacre Coeur… Şehrin belki de en turistik bölgelerinden birisi. Artık din ne demek, kim neye nasıl inanır bu gibi konuları anlamaya meraklı hale gelmiş De ve Do’ya kiliseleri anlatmak da bir tecrübe oldu doğrusu. Sacre Coeur önünde sokakta talih oyunları ile kumar oynatan, sırtlarındaki papağanla resim çektirmen için ısrarcı olan adamları ve turistlerin birçoğunun buna nasıl da tav olduğunu Do uzun uzun izledi.
Sokak çalgıcıları… Metroda, sokaklarda, merdivenlerde. Kimisi küçük bir oda orkestrası kıvamında, kimisi genç öğrenciler. De ve Do merak etti durdu; çok mu parasızlar, sevdikleri birşeyi mi yapıyorlar, mutlular mı vs vs. Sizi mutlu ediyor mu dinlemek, dedim. Evet dediler. Tamam o zaman dedim, onlar da mutludur.
Pazar yerleri… Eşimin ve benim en sevdiğimiz yerlerdendir pazar yerleri. Hangi ülkede, şehirde olursa olsun muhakkak pazarları keşfetmek isteriz. Marche aux Fleurs, Marche des Enfant Rouges, Marche aux puces de Vanves, Marche aux puces de Clignancourt. Her birinde bambaşka bir renk ve çeşit cümbüşü: çiçekciÇiçek pazarından lavantalar aldık, satıcı Bosnalı çıktı ve lafladık biraz.   Enfant Rouges’da bir Fas lokantasında tajin yedik, nane çayı içtik. fas lokantasıVanves bit pazarından 30’lardan kalma parizyen bir biblo, Clignancourt bit pazarından ise hint işi eşyalar aldık. Bu çok uluslu durumu izlemek çok hoşlarına gitti De ve Do’nun. Clignancourt pazarından dönüşte kahve içmeye uğradığımız kafeden ise muhakkak bahsetmeli. cafeTerk edilmiş bir tren hattı üzerinde, muhtemelen bir istasyon binasında açılmış bu kafenin adı Recyclerie. İç mekanda yetişen kabakları, dev sarmaşıkları, kocaman orta barı, açık mutfağı ve eskiden kalma sandalye-masaları ile kendine özgü bir mekan. Tren yoluna indiğinizde ise bir bostanı var. Uğramadan geçmeyin.

Yapmadıklarımız da var elbette bu tur içinde: Euro Disney yapmadık, ortak kararımızdı. Onun yerine Club Asterix’e gideriz demiştik ama hava durumu elvermedi, bir de Thoiry‘ye niyetli idik, o da zaman bulamadıklarımızdan… Başka bir Paris gezisine artık 🙂

Bol metro bileti, rahat ayakkabılar, çantada daima birkaç sandviç, yorgunluktan mızmızlanma noktasında dondurmacılar ile bir şehrin altını üstüne getirebiliyormuşuz iki çocukla. Bir mide bozma, bir ateş, bir de dudak patlatmaca ile vukuatsız tamamladık diyebiliriz. Zaman zaman haritaları onlara vermek, yön bulma oyunları oynamak, günün sonunda en sevdikleri anları konuşmak, kimi zaman hayretle etrafı izlemelerini izlemek ve bitmek bilmeyen sorulara cevap vermek; çocuklu yurt dışı seyahatinin özeti imiş meğer.

Not: İki haftalık turumuzun içinde Bretonya sahillerine ve kırlara da uzandık, sevgili arkadaşlarımızı ziyaret ettik. O da bir sonraki yazının konusu olsun.

About limonatta

Hem ikiz annesi, hem de minik adamın koruyucu annesi. Çocuklarıyla birlikte öğrenmekten keyif alanlardandan.
Bu yazı genel, seyahat içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

2 Responses to Çocuklarla Paris harika!

  1. Gökçe dedi ki:

    Merhaba Paris’e çok kez gittim ama bende ikiz çocuklarımla ilk kez gideceğim dolayısıyla klasik parkların dışında çocuklarla gidilecek diğer yerlerde merak ediyordum teşekkürler bilgilendirme için:) benim blogum da http://www.gokceninseyirdefteri.blogspot.com dönünce bende yazarım😀

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s