Zackarina 5 yaşlarında. Bir sahil evinde yaşıyor, anne ve babası ile. Kardeşi yok. Etrafta çok oyun arkadaşı da yok. Annesi çalışıyor, babası ise evde.
Kumkurdu ile tanışıyor bir gün, kumsalda oynarken. Altın renkli kürkünden pırıltılar saçan, yumuşak ve ıslak burunlu Kumkurdu. Kocaman tüylü kuyruğu ile ışık hızında seyahat edebilen, bilgiç, oyuncu, komik, şaşırtmayı seven, akıl küpü Kumkurdu.
Zackarina tipik bir 5 yaş çocuğu. Hayalleri, oyunları, merakları, anne ve babasını kavrayışı ile…
Gündelik yaşamın tüm çocukça izleri var Kumkurdu’nda.
Yemek yerken masa altında sallanan bacaklar, anne veya babaya duyulan anlık kızgınlık, iki şeyi aynı anda yapma arzusu ve kararsızlıklar, bir yabancıyı tanımak, özgüven denemeleri, başka bir çocuğu sevmek ve sevmemek arasındaki o ince çizgi, kaybetme korkusu, giyinme özgürlüğü, bilime duyulan hayret, ölümle tanışma, anne ve babanın aşkı…
Kumkurdu daima anlıyor Zackarina’yı. Söylediği cümlenin altında yatan duyguyu hissediyor hemen. Varsa, gizli soruyu kavrıyor. Ama bilse de öğretmiyor, sadece bir örnek resmediyor O’na. Anlaşıyorlar sessizce. Kimi zaman O da bilmiyor anlatılanları, bir çocuk heyecanı ve açlığı ile atlıyor Zackarina’nın üstüne.
Biz çok sevdik “Kumkurdu”nu, ve “Daha Fazla Kumkurdu”nu hatta “Daha da Fazla Kumkurdu”nu. Her akşam birer ikişer öyküleri okuduk. Kimi zaman bir es veriyorum öyküye , ya De ya Do kıkır kıkır yanımda. “Hmm, bunu yapan başka bir çocuk tanıyor musunuz acaba?” diyorum. Gülüşüyorlar.
Kitap resimli değil, her öykü için bir iki küçük kara kalem var sayfalarda, ve bunlar da en az öykü kadar naif. Çevirisi çok başarılı; zorlamasız, sade ve eğlenceli. İsveç çocuk edebiyatı beni hiç yanıltmıyor aslında. Garip bir benzetme olacak belki ama, fırından yeni çıkmış bir ekmek tadında benim için. Sıcak, samimi, bir o kadar da taze. Mesela ben Pippi Uzunçorap ile büyüdüm. Hala içimdeki çocuğun en iyi arkadaşıdır. Şimdi Kumkurdu ile tanıştık. Tanışmadıysanız henüz, sıra sizde.
-
Son Yazılar
Arşivler
- Aralık 2022
- Şubat 2021
- Aralık 2019
- Ağustos 2019
- Ağustos 2018
- Ocak 2018
- Kasım 2017
- Ekim 2017
- Mayıs 2017
- Aralık 2016
- Kasım 2016
- Mayıs 2016
- Nisan 2016
- Mart 2016
- Şubat 2016
- Ocak 2016
- Aralık 2015
- Ekim 2015
- Mayıs 2015
- Aralık 2014
- Kasım 2014
- Eylül 2014
- Ağustos 2014
- Temmuz 2014
- Haziran 2014
- Mayıs 2014
- Nisan 2014
- Mart 2014
- Nisan 2012
- Aralık 2011
- Kasım 2011
- Haziran 2011
- Mayıs 2011
- Nisan 2011
- Mart 2011
- Ocak 2011
- Kasım 2010
Kategoriler
Meta
merhaba Aslıcım,
hayırlı olsun blogun:) neden hiç sasırmadım acaba? çocuk yetistirmeyi dünyanın en ciddi isi gibi öğrenen, ve dünyanın en eğlenceli işi gibi uygulayan üstelik her bilgisini her deneyimini baskalarına faydalı olsun diye paylasmaktan imtina etmeyen birinden elbette bu beklenirdi. güzel bir Türkçe, lezzetli bir anlatım da bonusu:)
hep takipçisi olacağım. kitapları da siparis ettim bile gözüm kapalı:)
pınarcım,
ne kadar özel bir yorum bu…
‘ciddiye almak ve eğlence ile uygulamak…’ o kadar güzel bir tanımlama ki, yapıp yapamadığımı elbette bilemem ama tam kalbimdekini yazmışsın.
bol bol yazmaya çalışacağım. geç bile kaldım 🙂
Senin tavsiyelerini her zaman olduğu gibi büyük bir keyif ve ciddiyetle dinliyorum Aslıcım.
Bu kitapları okullarda zorunlu ders olarak okutmalılar. Çocuklar 4 yaşına gelince her annenin ve babanın eline tutuşturmalılar. -meli…-malı… Yani o kadar çok seviyorum ki, bana kalsa okulu zorunlu olmaktan çıkarır ama kitap okumayı önce anne ve babalara, sonra çocuklara zorunlu tutardım. Bu kitaplar da ilk 5’te yer alırdı.
Güzel yazmışsınız kitapları. Bloğunuzu da çok sevdim. Devam edin lütfen. Özellikle de koruyucu aile olmakla ilgili. İçimde, henüz derinlerde bir yere dokunuyor ince ince…
sevgiyle…
Ne güzel bir yorum. Yüzde yüz katılıyorum. Okullarda okunur hale gelse başka bir ülke oluruz bir gün.
Yazmaya devam o zaman 👍🏻
Sayende tanıştık. Çok sevdi kızım da ben de. Tam yaşımıza uygun. Başucumuzda Zackarina.