İkizler yeni yeni yürüyor. Haftaları, ayları saydığımız günlerin sonunda De ve Do’nun bir yaşına yaklaşmışız. Anne baba olarak içimizde bir gurur; sanki çok uzun yollar kat etmiş gibiyiz. Bir yandan da öyle. İki kişilik bir hayatı dört kişilik kılmayı öğrendik. Yenidoğan bebekleri ayağa kaldırmış olmak, onlarla bir hayatı nasıl kurgulayacağımızı keşfetmek, eş iken anne baba olmak… Hepsi bu bir yılda oluverdi. İşte en çok da bu yüzden, heyecanla kutlamak istiyoruz. Başardık demek için, biz de büyüdük demek için.
Bugün, içimde aynı heyecan, aynı coşku. Cümle aleme seslenesim var: Bir koca yıl geçti! Mimu evimize geldi, bizi yeniden anne baba yaptı. De ve Do’yu abla abi yaptı. Kendisini de enerjik, kararlı, becerikli ve en mühimi de mutlu bir minik adam yaptı. Hoş geldi!
O gün, o kapıdan çıkarken yeni giysiler olsun üzerinde istemiştim. Bedenini tahmin etmeye çalışmıştım, eski tecrübelerimi yoklayıp.
O gün, o kapıdan çıkarken fotoğraflarını çekmiştim, onu kollayıp sevenleriyle bir anısı olsun diye.
O kapıdan çıkarken elimi tutsun ve hiç bırakmasın istemiştim.
O kapıdan çıktı ve babasının omzu üstünden izledi dünyayı ilk kez; ürkek, şaşkın, endişeli.
Ve bir kapıdan girdi aynı endişeli duygularla. Bize güvendi sadece. O güvenle girdi evine.
İki güzel yürekle buluştu evinde; De’nin oyuncu ve meraklı bakışları, Do’nun şevkatle kollayan gözleri an gibi aklımda.
İlk uykusunu uyudu yatağında, ellerini yüzüme koyup.
O gece, tüm çocuklar uyuduğunda eşimle birbirimize baktık, sessizce anlaştık. Bazen bir his iner ya dünyanıza, söze gerek bırakmayan. Öyle bir andı işte…
Birkaç gün sonraydı, herşey sanki darmadumandı. Ağladım ağladım ağladım. Hiç unutmuyorum. Beynimde sorular: Ne yaptım ben, nasıl kuracağım bu yeni dengeyi? Nasıl sağlayacağım yeniden evimizin huzurunu, De ve Do’yu üzmeden başarabilecek miyim? Mimu’yu ait kılabilecek miyim yuvasına? Sanki yeni doğum yapmış bir lohusa gibiydim. Kırılgan, içinde bulunduğu günden çok sonraya gıpta ile bakan. De ve Do küçücükken tam böyle hissetmiştim, beceriksiz ve çaresiz…
Çok iyi geldi o ağlama. Toparlandım. Gücümü hatırladım.Yeniden bir miniğe anne olmayı hatırladım. Zaman zaman eşimin doğallığından, zaman zaman De’nin becerikliliğinden, zaman zaman da Do’nun mantığından feyz aldım. Sabrımın zorlandığı anlar oldu. De ve Do’ya kızdığım, Mimu’yu dakikalarca sakinleştirmeye çalıştığım, az biraz yol almışken en başa döndüğümüzü sandığım anlar oldu.
Bir süre sonra fark ettim ki, olması gereken ne ise o oluyor. Bu bir akış ve herşeyden önce suyun çalkalanmasına izin vermem gerekiyor. O gün o kapıdan çıkarken hissettiğim aşk ile davranınca, herşey yoluna giriyor.
Şu an, tüm çocuklar uykuda. Mimu ile kitabımızı okuduk, kıkırdaştık. De ve Do ile kısacık sohbet ettik. İşte böyle büyük bir aile oluverdik. Mutlu yaşlar bize 😊…
♥♥♥♥♥
Yazdığın her yazıda çok duygulanıyorum, yaptığınız çok büyük özveri gerektiriyor.Çocukları olupta koruyucu aile olan kişi sayısı sanırım çok azdır. Kolay gelsin, yolunuz hep açık olsun Aslıcım, nice yıllara…
Ayşecim çok sağol. Senin gibi güzel düşünen arkadaşlar büyük destek aslında. Ve biliyor musun, bizim gibi ailelerle tanışıyor insan böyle bir yola girince; hani iyi şeyler iyilikleri çeker misali.
sitenizi tesadüfen keşfettim ve allak bullak oldum, dünyada böyle iyi insanların olabildiğine inanamadım:) bu nasıl bir yüce gönüllülüktür gerçekten hayran olmamak elde değil. tüm kalbimle takdir ettim hatta minnet duydum. hayatın size ve evlatlarınıza hep kolaylıklar, güzellikler getirmesini diliyorum. çok mutlu olun…
Çok teşekkür ediyorum. İsteyerek, kalben yapılan şeyler kendi doğallığı içinde gerçekleşiyor aslında. Ne mutlu ki duygum size erişmiş. Siz de böyle güzel desteklemişsiniz. Çok sağolun ☺️