Çok uzun zamandır yazıyorum, çocuklar hakkında, çocukluk hakkında. Kaleme (ya da klavyeye) dökemediğim zamanlarda ise içimde biriktiriyorum. Belki bu blogda, o birikenler kendine yeni bir yer bulacak, ümidim bu.
ikizannelerinde arada bir yazabildiğim bir köşem var, oradan bazı notlarıma zaman zaman çocuklar büyürken’de de yer vermek istiyorum .
En güncel olanı ile başlayalım: Oto koltuğu. Biraz didaktik bir başlangıç oldu sanırım, ama idare edin 🙂 … Birkaç annenin fikri değişebilirse bu konuda, bu da kardır benim için.
Lütfen Kemerlerinizi Bağlayınız!
Biliyorsunuz Haziran 2010’da yeni bir yasa yürürlüğe girdi, artık trafikte seyreden araçlarda çocuk oto koltuğu zorunlu kılındı. Türkiye gibi trafik kazaları konusunda sicili parlak olmayan bir ülke için aslında çok önemli bir adım. Uygulamanın sonuçlarını belirleyecek olan da, bizzat bizleriz.
Yasadan sonra araçların içinde oto koltuğunu daha çok görür olduk. Bu olumlu bir başlangıç. Ama biraz daha dikkat edin lütfen, koltuk olmasına rağmen bağlanmamış, ya da eksik bağlanmış ne çok çocuk var. Herhangi bir kaza anında aracın içinde potansiyel bir topa dönüşebilecek çocuklar… Böyle sahneleri gördüğümde camı açıp müdahale etmemek için kendimi zor tutuyorum. Ve üstelik araçların birçoğunun markasına, içinde oturanların giyimine, tarzına bakarak anne babanın belli bir eğitim seviyesinin üstüne olduklarını da rahatlıkla tahmin edebiliyorum. O an konuşabilsem, duyacağım cevapların şu aşağıdaki minvalde olacağı kuvvetle muhtemel.
“Çok kısa mesafeye gidiyoruz, gerek yok” (Allah korusun, herhangi bir kaza anında neler olabileceğini hangimiz biliyoruz?)
“Bizim çocuk çok inatçı, taktıramadık valla” (Sanki iki yaşında bir çocuk kendi kendine, hiç yönlendirilmeden, takmayı talep edebilirmiş gibi. Birşeyi öğrenecekse bu bizim sayemizde olacak zaten, sınırları tarafımızca iyi çizilmiş bir dünyada, çocukların kararlarını onlara bırakmak en güzeli değil mi?)
“Çok ağlıyor, birşeyi ağlatarak yaptırmak bana ters” (Biraz ağlamalarında bir sakınca yok, her ağlama mutsuzluk göstergesi değil ki. Hem çocuklarımızı ağlatmadan da onlara birşeyler öğretmek, alışkanlıklar kazandırmak mümkün. Kendimizi kandırmayalım, bu cümle sadece niyetimizin yeterince güçlü olmadığının ifadesi, yani önceliği arkalarda…)
Diyelim henüz oto koltuğu almadınız. Ne alacağınızı belirleyen iki koşul var; ilki çocuğun yaşı, diğeri de maddi alım gücü. Küçük çocukları sadece aracın emniyet kemeri ile bağlamanın, belki de hiç bağlamamak kadar risk taşıdığını da akıldan çıkarmayalım. Yaşına uygun bir koltuk bu nedenle gerekli ve elzem.
İşin uzmanı değilim. Elbette şu iyidir / bu değil demem doğru olmaz. Ama tercihinizi düzgün bir üründen yana kullanmanız iyi olabilir. Bu türde bir ürünü ilk elden almak masraflı, hele de ikiz ailesi iseniz. Tecrübelerime ve gözlemlerime bakarak şunu söyleyebilirim: Çok da düzgün olmayan, emniyet kalitesi tescillenmemiş bir ürünü sıfır almaktansa, güvenilirliği tescilli bir markanın, iyi durumda olduğunu gördüğünüz, hatta kullanıcısını bildiğiniz bir ürününü ikinci el almak iyi bir alternatif olabilir. Neden olmasın?
İşin belki de almaktan daha zorlayıcı olan boyutu çocuklarımızı yönlendirme biçimimiz. Yukarıda yazdığım türde cümleleri bertaraf etmek için lütfen bebeklerimizi alıştıralım, küçüklerimizi özendirelim ve çocuklarımızı da ikna edelim. Birçok konuda olduğu gibi bunda da, henüz onların karar veremeyeceği, bilemedikleri alanları, zamanından çok önce onlara bırakmayalım. Yavrularımızın sağlığından ve güvenliğinden biz sorumlu değil miyiz? Bir koltukta ağlamadan, istekli bir şekilde oturmalarını sağlamak da bizim işimiz olmalı, ne dersiniz? Yeter ki niyetli ve kararlı olalım, çözüm daima vardır.
Son olarak da, tüm bu yazdıklarımla ilgili bir problem yoksa, ne mutlu size… Keyifli yolculuklar!
Not: Küçüklerinizi koltuklarında oturmaya nasıl alıştırabilirsiniz?
– Oto koltuklarını kullanmaya çok küçük yaştan itibaren başlamalı.
– Kısacık mesafelerde bile bağlamayı ihmal etmemeli. Hatta alışmakta güçlük çeken çocuklarınız varsa, ilk zamanlar şehir içinde kısa mesafeler katetmeli.
– Kemerler takılmadan aracın çalışmadığını onlar da bilmeli. Bu bilgiyi oyunlarla, masallarla, benzetmelerle edinmelerini sağlayabilirsiniz.
– Yolculuk uzun ise, koltukta bağlı kalmaktan sıkıldıklarını hissettiğinizde mola vermeli.
– Arkada iki oto koltuğunuz dahi olsa, özellikle ilk zamanlar bir ikiz annesi olarak arada kalan o daracık mesafeye sığabilmenin inceliklerini keşfetmeli. Bu şekilde aralarında oturup oyunlarla, kitaplarla, şarkılarla yolu daha eğlenceli hale getirebilirsiniz.
– Koltukta bağlı oturdukları süre içinde yere düşecek tonla oyuncak, emzik, suluk, kalem, kitap gibi bilimum nesnenin bir yedeğini yanınızda bulundurmalı.
– Yaz aylarında havlu kılıflar veya havlu desteklerle koltuğun terletme ihtimalini aza indirmeli.